Hekimhan, Malatya ilinin bir ilçesidir. "Hekimin Hanı" olarak anılmış, adı zamanla değişmiştir. İlçenin en yüksek noktası, kuzeyinde yer alan Zurbahan dağıdır (2091 m). İlçenin tarihi binaları arasında Taşhan kervansarayı (Selçuklu döneminden), bir hamam ve bir camii (Osmanlı döneminden) sayılabilir.
Kangal'dan çıkan bir kafile veya kervan, eskiden Alacahan'a, sonra Hasançelebioğlu Hanı'na, oradan Küllühan'a, oradan da Hekimhan'a gelirdi. Malatya'ya gitmek için de Hasani Patrik Hanı'na uğrayarak (şimdiki Fethiye'ye) düzlük ortasındaki Yazıhan'dan Malatya'ya varırdı.
Hekimhan'ın da geçmişinden de anlaşılacağı üzere, bir ulaşım ağının içerisinde bulunmasından dolayı, uygun şartlara sahip bir konaklama bölgesi olarak tespit edilmesi ve revize edildikten sonra, meskun mahal olması fikri ve kuruluşu; Köprülü zamanında yapılan ve tüm Anadolu 'yu kapsayan bu revizyon sürecine rastlar. Buna ek olarak bir rivayete göre de Taşhan'daki bu revizyon IV. Mehmet'in Bağdat seferi sırasında yaptırdığı yol üzerinde olmasından kaynaklanmaktadır. Malazgirt Zaferi 'yle birlikte, Danişmendliler'den sonra Malatya'yı yurt edinen Selçuklular dönemi Malatya 'nın altınçağı olmuştur. Şehir, mimarî eserlerle süslenmiş, halkın yüzü gülmüş, birçok bilgin Malatya 'ya gelip yerleşmiştir. Bugün Malatya çevresindeki birçok eser, bu devrin bize kadar gelebilen armağanlarıdır. Günümüzde Taşhan diye anılan ve ilçenin kuruluşu hakkındaki en kesin kanıya varabileceğimiz 3 adet kitabeyi barındıran hanın 1.kısmı olan kuzeydeki eski kısmı da Selçuklular devrinde, giriş kapısı üzerindeki 3 ayrı yazı ( Bu kitabenin sol kenarı Ermenice, orta Selçuklu, sağ kenarı da Süryanice olarak yazılmıştır . Bu yazılar birbirlerini teyid eder mahiyettedir.) ile yazılmış kitabesinden Selçuklu sülüsü ile yazılı olanına göre;
1218 Miladi 615 Hicri yılında, tahta çıkmadan önce Malatya Valisi olarak vazifelendirilmiş olan 2.Kılıçarslan'ın torunu, 1. Gıyasettin Keyhüsrev'in oğlu Anadolu Selçuklu Sultanı 1. İzzettin Keykavus (1219 - 1237) tarafından devrin ünlü doktorlarından Malatyalı Ebu-l Hasan Ela-Şamas El Hekim Selim El-Malati 'ye yaptırılmıştır. Ve daha sonra da onun hekimliğine vurgu yapılarak yapıya halk arasında ' Han-ı Hekim ' yani Hekimin Hanı denilmeye başlanmıştır.
Selçuklu Sultan Hanlarının geleneklerini devam ettiren yapı, önde revaklı kare avlu, avluyu takiben de hol kısmından oluşur. Dikdörtgen planlı ve avlulu, eyvanlı yapı grubundadır. Eski Malatya'daki büyük hanın stilindedir. Yukarıda anlamı açıklanan ve ilk bölümün giriş kapısının üstünde bulunan kitabe dışında bir de hanın avlulu kısmının inşa kitabesi bulunmaktadır. Bu kitabe Selçuklular zamanında yapılan bölümün giriş kapısının üzerine yerleştirilmiştir.
Handaki 3.kitabe Osmanlı devrindeki tamir kitabesidir. Bu kitabe kapalı kısmın, giriş kapısının sivri kısmının üzerindedir. Üzerindeki 1071 Miladi senesinin muharrem ayı, 1160 senesinin Eylül ayına isabet eder. Avlunun çevresindeki bu 2.kısım kitabedeki tarihten de anlaşılacağı üzere, IV. Mehmet 'in saltanat yıllarında Köprülü Mehmet Paşa tarafından yaptırılmıştır. Burası şimdiki iş yerleri olarak kullanılan kısımdır. Ölçüleri birbirini tutmayan odalarca sarılmıştır. Odaların üstü beşik tonazlarla örtülü olup içlerinde birer ocak vardır. Bu yerler Köprülü Devrinde günümüzdeki hükûmet daireleri yerine devlet iaşe konağı olarak kullanılmak üzere inşa edilmiştir. Kaza çevresindeki topraklar da vakıf arazisi olarak ayırtılmıştır. Bu topraklar tapu kayıtlarında bugün bile Köprülü Mehmet Paşa'nın üzerine kayıtlı olarak görülmektedir.